Sayın Vekilimiz Yelda EROL GÖKCAN;

Muğla ilimizden seçilmiş ilk bayan vekil olarak Gazi Mustafa Kemal Atatürk tarafından Türk Kadınına Seçme ve Seçilme Hakkının verilmesinin 84. yıldönümünde, yeni nesillerin rol model aldığı sizlerin de görüşünü alarak gençlerimize, özellikle de kız öğrencilerimize ışık tutmak istedik.

 

Genç ve seçilmiş bir kadın siyasetçi olarak, Türk kadınına pek çok ülkeden önce Seçme ve Seçilme Hakkının verilmesi konusunda ne düşünüyorsunuz?

Cumhuriyetimizin kurucusu Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, ileri görüşlü, devrimci ve zeki bir lider olarak, ilerlemenin yegâne kaynağının kadın olduğunu biliyor ve birçok konuşmasında kadına verdiği değeri ve olması gerekeni söylüyordu. Bu manada; “Milletimiz güçlü bir millet olmaya azmetmiştir. Bunun gereklerinden biri de kadınlarımızın her konuda yükselmesini sağlamaktır.” diyerek, kadın hakları konusunda bayraktarlık yapmıştır. Kadim Türk tarihinde de kadın her dönemde yönetici konumunda olmuş, baş tacı edilmiştir. Her zaman erkekle eşit konumda yer almıştır. Cumhuriyetle birlikte, Gazi Mustafa Kemal ATATÜRK, kadınlarımıza hak ettiği değeri en üst düzeyde kazandırmıştır. Kadınlar, 1930 yılından itibaren çıkarılan bir dizi yasa ile yerel ve genel seçimlerde seçme ve seçilme hakkına sahip oldu. Kadınlara milletvekili seçme ve seçilme hakkını veren yasal düzenleme, 1934 yılında Anayasa ve Seçim Kanunu’nda değişiklik yapılması sonucu gerçekleşti. Türkiye, Fransa, İtalya, Hırvatistan, Slovenya’dan 11, Romanya’dan 12, Bulgaristan’dan 13, Belçika’dan 14, Yunanistan’dan 15, İsviçre’den ise 36 yıl önce kadınlara seçme ve seçilme hakkı tanımış oldu. Atatürk´ün Türk toplumunu yüceltme çabaları doğrultusunda yenileşme arayışı içinde, çağın gereğine uygun kurumları oluşturma çabasıyla yaptığı devrimler, yeni neslin bu çizgide yetişmesi amacını taşıyordu. Bu nesil Türkiye Cumhuriyetini geleceğe taşıyacaktı. Nitekim Atatürk yeni neslin yetişmesi ve eğitiminde birincil rol oynayan Türk toplumunun temeli kabul ettiği aileye ve ailenin de direği olarak gördüğü Türk kadınına çok büyük önem vermiştir. Türk kadını seçme seçilme hakkı ile aslında hak ettiği bir kazanımı ede etmiştir. Bunu bir lütuf olarak düşünmememiz gerekir. Zaten olması gereken bu hakkımızı verdiği için Gazi Mustafa Kemal Atatürk’e şükran ve minnet borcumuz vardır. Bir Türk kadını, bir milletvekili olarak kendilerini saygı ve rahmetle anıyorum.

 

Kadının demokrasinin gelişimine katkısı nedir?

Genç bir kadın siyasetçi olarak, kadın erkek eşitliğinin bir demokrasi meselesi olduğunu söyleyebilirim. Şu unutulmamalıdır ki; “Kadınlarını geri bırakan milletler, geri kalmaya mahkumdur”. “Bu yüzden biz ´kadınlar ve demokrasi” diyoruz. ´Karar mekanizmalarında yeterince kadın yoksa demokrasiye sahip olamayız´ diyoruz. Unutmayalım, Kadın Varsa Demokrasi Vardır. Bizim kadınlarımızın haklarını, hukuklarını korumak için dışarıdan model almaya, tercüme yapmaya, kopya çekmeye ihtiyacımız yoktur. Medeniyetimizde ve kültürümüzde kadın haklarını istediğimiz istikamette geliştirmeye yönelik felsefi ve fiili her türlü örnek mevcuttur. Kadınların, içinde olmadığı bir demokrasi sadece eksik değil, aynı zamanda sürdürülemez. Kadın, insan olarak görülüp, kabul edildiğinde pek çok sorun kendiliğinden çözüm yoluna girecektir. Kadının mutlu olmadığı, siyasette yeterince temsil edilmediği bir dünyada huzur ve barış olmaz. Merhametin sembolü kadınlarımızın demokrasideki yeri önemlidir. Hele aynı kaderi paylaştığımız günümüzün küresel dünyasında topyekûn geleceğe yürümek zorundayız. Kadın ve demokrasi arasında doğrusal bir ilişki vardır. Kadını hor gören, ona layık olduğu değeri vermeyenlerin, demokratik yanları arızalıdır. Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan´ın da ifade ettiği gibi; ´Kadınlar, bizim topraklarımızda hem toplumun hem ailenin temelidir. Bir anne olarak bir eş olarak bir evlat olarak kadın toplumu dönüştüren ülkeye istikamet verendir. Eğer kadın mutluysa ülke de mutludur. Eğer kadın umut içindeyse o ülke kadar umut içindedir. Kadınlarını dışlayan, ikinci sınıf muamele yapan ülkeler ise asla ilerleyemezler.´ İnanıyorum ki, kadınların güçlendirilerek yaşamın her alanında yer almalarına fırsat verilmesi, cesur ve eğitimli kadınlarımızın, ekonomide siyasete her alanda sayılarının artması, ülkemizi daha müreffeh ve gelişmiş bir seviyeye taşıyacaktır.

 

Kadın odaklı olmak üzere gerçekleştirmek istediğiniz bir projeniz var mı?

 Bir kadın, bir milletvekili olarak en önemli hedeflerim; kadınlarımızın iyi eğitim alması, erkeklerle eşit haklara sahip olması, siyasette daha fazla yer bulması, ekonomik ve sosyal hayatta daha fazla görünür olmasıdır. 2 Bunun için TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu üyesi olarak da çalışmalar yapmakta, projeler geliştirmekteyiz. TBMM’de kadınlarımıza seçme ve seçilme hakkı verilmesinin yıl dönümünde yaptığım konuşmamda; ünlü Fransız düşünür Montaigne’in bir sözünü hatırlatmıştım. Montaigne, “Hangi limana gideceğini bilmeyen gemiye, hiçbir rüzgârdan fayda yoktur” diyerek aslında bizlere hedef koymamız gerektiğini vurgulamaktadır. Bizim de ülke olarak gideceğimiz yer bellidir, hedefimiz nettir. Bu hedef de Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün isabetle belirttiği muasır medeniyetler seviyesi ve hatta üstüdür. Bu hedefe ulaşmak ve ülkemizin aydın geleceği için kadınlarımız büyük önem taşımaktadır. Bu çerçevede; kadınlarımız için yaptığımız düzenlemeleri ve projeleri daha ileriye taşımakta kararlıyız. Kadınların karar alma mekanizmalarındaki etkinliğini daha da artıracağız. Kadınlarda okuryazarlık oranını yüzde 100 seviyesine yükselteceğiz. Kadınların ekonomik hayattaki rollerinin geliştirilmesine yönelik yeni destek mekanizmaları geliştireceğiz.

 

Gençlerimizin idolü bir siyasetçi olarak, kadınlarımızın siyasete katılma oranın hedeflenenin altında olmasını neye bağlıyorsunuz?

Kadınların tüm dünyada olduğu gibi ülkemizde de geçmişten gelen dezavantajlı konumları vardır. Son 16 yılda bizler bu dezavantajları avantaja çeviren birçok düzenlemeyi hayata geçirdik. “Her arayan başaramaz, ama başaranlar mutlaka arayanlar arasından çıkar” felsefesi ile hareket edersek, kadınların aramaları ve başarmaları şarttır. Ancak bu şekilde kadınlarımızın siyasetteki katılımı artacaktır. Kadınların toplumdaki rolleri, çoğu zaman erkek egemen toplumda eşit görülmemeleri nedeniyle, yönetime katılımları tam olarak gerçekleşemiyor. Aslında, kadınlar erkekleri yok saymadan, sorunlarını anlatarak ilerleyebilmelidir. Ayrıca kadınlar arası dayanışma güçlendirilmelidir. 3 Birbirimize ve başarılı kadınlara sahip çıkmalıyız. Kadınlar isterlerse, kararlılarsa her şeyi değiştirirler ve başarırlar. Başarılı kadınlar yüreklendirilip güç birliği yapmalıdır. Kadınlar aktif siyasete ilgi göstermeli, siyasetin her basamağında aktif olmalı, sivil toplum örgütlerine katılmalıdır. Kadın mutlaka kendini temsil ettirmelidir. Bugün kadın, en gelişmiş toplumlarda bile zaman zaman sorunlar yaşamakta. Başarılı kadınlar diğer kadınlara örnek olmalıdır. Bunun için tüm kadınlara görev ve sorumluluk düşmektedir. Kısacası daha fazla dayanışma içinde olmalıyız. 

 

 

 

Seçilen bir kadın vekil olarak, kadınlarımızın eğitimi ve buna bağlı istihdam durumlarını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bilgi ve teknolojinin sınır tanımaksızın süratle dünyanın her köşesine ulaştığı günümüzde, bilginin üretilmesi ve özellikle kız çocuklarımızdan başlayarak, kadınlarımıza kazandırılması hayati önemdedir. Sevgili çocuklarımızın özellikle kızlarımızın hızla değişen dünyaya ayak uydurabilecek, bilgi ve donanıma sahip olmaları, okuyan, düşünen ve öğrendiklerini ülkesi, milleti ve kendisi yararına rahatça uygulayabilen bireyler olarak yetiştirilmesi, ülkemizin ve milletimizin aydınlık geleceği için son derecede değerlidir. Ülkemizin önüne koymuş olduğu büyük hedeflere daha kısa sürede ulaşmasının tek yolu iyi yetişmiş insan gücü ve planlı çalışmadan geçmektedir. Bir siyasetçi olarak bu konuda büyük çaba harcıyoruz. Hükümet olarak Bütçede de en büyük paylardan birini her yıl eğitime ayırıyoruz. Ülkemizde eğitimin kalitesinin artırılması ve niteliğinin yükseltilmesi konusunda çalışmalarımıza devam ediyoruz. Günümüzde, bilgi en önemli güç haline gelmiştir. Özgürlükçü, üretken, özgüvenli bireyler yetiştiren, rekabetçi ve çağın gereklerine uygun bir eğitim sistemi ile bilgi toplumuna ulaşmak hedeflerimiz arasında yer almaktadır. Gençlerimizin, Dünyayı dönüştürecek fikirler üreten, eleştirel düşünen, kendine güvenen, çağın ruhunu anlayan, teknolojiye hakim, araştırıcı, girişimci, ufku, vizyonu geniş ve değerlerine bağlı bireyler olması geleceğimiz açısından büyük önem taşımaktadır. Dünya neredeyse ışık hızıyla gelişip ilerlerken, özellikle kız çocuklarımızın buna seyirci kalması düşünülemez. 4 Eğitimin önemini çok iyi bilen Atatürk, “En önemli, en esaslı nokta eğitim meselesidir.” Çünkü “eğitim bir milleti ya hür, bağımsız, şanlı, yüce bir toplum hâlinde yaşatır, ya da bir milleti esarete ve sefalete terk eder” demiştir. Genç nüfusumuzu nitelikli ve donanımlı yetiştiremezsek onlara milli şuur veremez, milli ülkü ve milli hedefler belirleyemezsek çağın gereklerine uygun altyapı imkânları sunamazsak büyük bir sorumluluk taşırız. Eğer bunları gerçekleştirirsek Atatürk’ün işaret ettiği üzere Ülkemizi muasır medeniyetler seviyesinin üzerine taşıyabiliriz. Hepimizin ortak hedefi, dünya sahnesinde ülkemizin büyük ve güçlü bir ülke olmasıdır. Ancak unutmayalım ki; bu hedefe ulaşabilmenin en temel koşulu teknoloji ve bilimdeki bu baş döndürücü değişime ayak uyduracak, hatta şekillendirecek nesiller yetiştirebilmektir. Bu şekilde yetişen kadınlarımız, her alanda daha fazla söz sahibi olacak, siyasette, bürokraside, ticarette, istihdamda, sosyal hayatta hak ettikleri konumu elde edeceklerdir. Son söz olarak, diyebilirim ki; “Yılmadan, yorulmadan azimle hedefinize koşun, er geç başaracaksınız”.